23 Ekim 2012 Salı

Yüksek Dozda Muhabbete Maruz Kalmak

Ömrüm boyunca hep sessiz olarak bilindim.
Okul hayatım boyunca da sınıfta bir adaşım varsa adının başında sessiz olan bendim.
Sadece ve sadece geometri dersinde tahtada görünürdüm.O da konuşmak gerektirmiyordu zaten tahtada soruyu çözüyorsun hop yerine.
Bir de konuş konuş diye tutturanlar vardı. Açtırma kutuyu söyletme kötüyü sözünü hiç ama hiç duymamış olanlar.Zaten içimden geçenleri de hiç duymadılar. Bana hep ilkokulda resim desene.. resim desene.. diyen arkadaşları hatırlatırlardı.O vakitler resim diyemezdim de yesim derdim :)


Neyse anlatmak istediğim yüksek dozda muhabbete maruz kalmak aslında.İçinde bulunduğum hal ve vaziyeti ancak kendimi anlatarak izah edebilirdim sanırım.
Karşıma geçip beni hiç mi alakadar etmeyen konularda uzun uzun konuşmalar bunlar. Bir de sanki ölümüne kankayız da o biçim samimi sözler. Şahsen beni tanımayan, benim onu tanımadığım, ortak noktamızın sadece ortak bir tanış olduğu kişiler bunlar. Hiç hoşlanmam gereksiz samimiyetten, canım cicimden. Çekip gitsen bir dert, kalsan bir dert. Evet demekten, başımı sallamaktan, hı hıılardan dilim damağım kurur  ama o bana mısın demez. Acaba derim kendime az biraz geveze olsam ne kadar sürer bu muhabbet. Kendini beğenmiş insanları küçümsüyor gibi görünebilirim ama öyle değilim yani değilimdir herhalde, sanırım, galiba :D Ama öyle olmadığıma örnek olarak anlatacağım bir anım var:

Günlerden birgün misafirlikten çıkmış merdivenlerden iniyorum alt katta kapı açmaya çalışan bir beyamca, anahtarını unutmuş mu ne olmuş hatırlamadım ama kapıyı nasıl açtığını söylemem, ilham olur hırsızlara mazallah. Amcam beni görürgörmez nerden gelip nereye gitmektesinden askerlik anılarına kadar uzanan bir muhabbete maruz kalıyorum.
Ben niye muhabbet diyorum ki muhabbet dediğin karşılıklı olur. Benim tek katkım hı hıılar.. evetler.. öyleler...
Neyse amcayı dinlemeyi benim halime acıyan üst kattan gelen kurtarıcıma devredip kaçıyorum oradan.

Gördünüz amcama saygıda kusur ettim mi. Ona karşı en ufak bir küçümseme hissettiniz mi bende. Yanından geçerken iyi akşamlar bile demiştim. Aslında bu en masumuydu böyle durumların, sırf beni kötü bilmeyin diye bunu anlattım size. :D

Bir gerçek: Ehliyet sınavında (direksiyon sınavı mı deniyordu yoksa ona) yanımda bulunan herkesi yüksek dozda muhabbete maruz bırakmıştım. Kimseyi tanımıyorum ama ben, sessiz diye ünü yedi düvele yayılmış olan ben, nasıl konuşuyorum nasıl konuşuyorum, vıdı vıdı vıdı... Geçemedim o sınavdan, malesef heyecan yaptım (ikincisinde geçtim ama). Ve o gün öğrendim ki heyecan benim çeneme vuruyormuş.